Şimdi ise yeni ve ilk yazısını yazdığım bir kategori ile başlayalım.

'Okuduklarım'

Son zamanlar da sürüp giden CC, BB krem çılgınlığına elbette bende ayak uydurdum.

Bir çok markanın ürünlerini denedim.

Kimisinden memnun kaldım, kimisini sevmedim...

Bugün ise sizlere Bourjois markasının CC kreminden bahsedeceğim.

Bakalım beğenmiş miyim...

Bu markanın ürünleri oldukça başarılı bulunuyor.

Kullananlar genelde çok memnun.

Ben henüz sadece bu ürününü deneyebildim.

Bunun dışında denemek istediğim bir de Healthy Mix kapatıcısı vardı ki ne yazık ki deneyemedim :(

 Ürün 30 ml tüp ambalajda...

Bende ki rengi 31 Ivory

SPF 15 içeriyor.

Ürünün içerisinde 3 renkten oluşan farklı pigmentler var.

Aynı zamanda renk eşitliği sağlayarak cilde aydınlık bir görünüm vereceğini iddia ediyor.

Ve 24 saat nemlendirici özelliği olduğunu söylüyor.

Peki bu konuda başarılı mı?

Kesinlikle!

CC kremler arasında en sevdiğim ürün diyebilirim.

Bir kere CC kreme nazaran kusurları çok güzel kapatıyor.

Aydınlık bir görüntü veriyor ama bu kesinlikle ışıl ışıl bir bitiş değil...

Ki ben bundan hiç hoşlanmam :)

Yumuşak bir yapısı var hatta epey akışkan...

Bu sebeple çok hafif bir ürün.

Ama bir fondöten kadar başarılı diyebilirim.

Nemlendirme olayına gelirsek 24 saat yüzümde bekletmedim ama benim cildimi nemlendirdi.

Karma cilt tipine sahibim.

Yağlı ciltli olanlarda belki biraz parlama sorunu olabilir.

Ama pudra ile dengelenecek kadar hafif bir problem...

Bu tamamen sizin damak zevkinize kalmış :)

Yapılışı

Önce iç malzemeleri hazırlıyoruz.

Kayısı ve incir küçük küçük doğrayarak içerisine çekilmiş cevizimizi, fındığımızı ve diğer malzemeleri de ekleyerek harmanlıyoruz.

Diğer bir tarafta ise hamurumuzu hazırlıyoruz.

Bunun için önce un ve kabartma tozu dışındaki tüm malzemeleri karıştıracağız.

En son kabartma tozu ve aldığı kadar unu birlikte ekliyoruz.

Kulak memesi kıvamında bir hamur hazırlıyoruz.

Şekil vermek için limon sıkacağının üst kısmını kullanacağız burada...

İç kısmını ister yağlayabilir ister streç film ile kaplayabilirsiniz.

Daha sonra hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıyoruz.

Daha sonra iç malzememizden göz kararı ekliyoruz ve kapatıyoruz.

Daha sonra kurabiyemizi çıkarıyoruz.

Tüm işlemler bittikten sonra  175 derecede önceden ısıtılmış fırında üzerleri pembeleşene kadar pişiriyoruz.

Soğuduktan sonra isteğe göre üzerine pudra şekeri yada tarçın serpebilirsiniz.

Bizim şekillerimiz malesef tam olmadı...

Limonluğun içerisine hamurumuzu döşerken çok iyi bastırmak gerekiyor.

Kurs ortamında olduğumuzdan malesef her şey mükemmel sonuca ulaşmıyor :)

Ama lezzetinin çok iyi olduğunu söyleyebilirim.

Mutlaka denemelisiniz.

Dediğim gibi hamur malzemeleri değiştirilerek diyet yapanlara uygun hale getirilebilir.

Diyabetik un, glutensiz un, light un kullanabilirsiniz.

Aynı şekilde toz tatlandırıcı yada esmer şekerle tatlandırabilirsiniz.

Eğer denerseniz yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın.

Şimdiden Afiyet Olsun!

Okuduğunuz için çok teşekkür ederim.

Hoşça Kalın!

El ve ayak bakımı bence yüzümüze baktığımız kadar önemli.

İnsan hayatında en önemli organlardan biridir eller...

Ve tabi en göz önünde olanlardan biride ellerimizdir.

Hele ki yaş ilerlemeye başladıkça bunu bedenimizden çok ellerimiz ele verir :)

İnsanlar arasında ki iletişimde eller büyük rol oynar.

Kurumuş ve çatlamış eller, bakımsız tırnaklar karşınızdaki kişileri de olumsuz etkileyebilir.

Tabi ki başkalarından önce kendimiz için kendimize bakmalıyız.

Kişi kendi temiz olduktan sonra bıraktığı izlenim zaten güzel olacaktır. :)

Peki yeterince ellerimize bakıyor muyuz?

Günde en az 4 kere ellerimizi nemlendirmemiz gerektiğini söyleyenler var...

Bu mümkün mü sizce? En azından benim için değil :)

Çalışanlar, ev hanımları yada herhangi bir kişinin günde 4 kez el kremi kullanacağını düşünmüyorum.

Tabi ki istisnalar hariç...

Çünkü bakımına çok dikkat eden insanlarda mevcut.

Ama önemli olan bunu çok kerede değil, daha az sürede mümkün kılmak.

İşte bu kısımda devreye yoğun ve doğal bakımlar giriyor.

Özellikle kış aylarında ellerimize, yaz aylarında ise ayaklarımıza daha yoğun bakım yapmamız gerekiyor.

Peki evde elimizin altında ki doğal malzemeler ile neler yapabiliriz?

Fakat ben kızılcık suyu ekle, domates suyu sık, avokado ez tarzı öneriler vermeyeceğim.

Bu tarz bakımlarda ben hem bulunabilirlikten, hemde pratiklikten yanayım.

Bu sebeple evinizde bulunan malzemelerle bakımınıza katkıda bulunabileceğiniz şeylerden bahsedeceğim...

Günlük nemlendirici kremin yanı sıra ara sıra ellerimizi yağ bakımı ile yoğun bir şekilde nemlendirebiliriz.

Geceleri yatmadan evvel ellerinize badem yağı uygulayın.

Hatta durabilirseniz eldiven yada bir çorap geçirin derim.

Hem nemi çok güzel bir şekilde hapsediyor hem de eğer ellerinizde lekeler varsa onların geçmesine çok büyük yardımcı oluyor.

Bunun dışında ellerinize peeling yapmanızı öneririm.

Bu en basit olarak evinizde ki tuz ile yapabilirsiniz.

Bunu kaya tuzu ile yaparsanız daha iyi bir sonuç olabilirsiniz.

Ellerinizin yumuşacık olduğunu göreceksiniz.

Eğer çok kuruyan yada sert tabakalı elleriniz var ise haftada bir zeytinyağı bakımı yapın.

Zeytinyağı elleriniz hem yumuşatacak hemde daha pürüzsüz görünmesini sağlayacaktır.

Çeyrek çay bardağı zeytinyağı ile ellerinizi güzelce ovun.

İster eldivenle ister eldivensiz 20 dk kadar bekleyin.

Daha sonra yıkayabilirsiniz.

Aynı anda tırnak bakımı da yapmak isterseniz içerisine yarım limonun suyunu sıkarak bir kap içerisinde ellerinizi bekletebilirsiniz.

Kırılan tırnaklarınız için en faydalı doğal yollardan biri de limondur.

Yarım limonun içerisine tırnaklarını sokarak ovalayın.

Hatta üzerine biraz tuz ekleyerek ovarsanız hem tırnaklarınızın beyazlaştığını hemde düzenli kullanımda tırnaklarınızın dahada güçlendiğini göreceksiniz...

Limon aynı zamanda ellerinizdeki lekeleri gidermekte de faydalı olacaktır.

Bir önerim ise duştan önce ellerinize el kremi sürmeniz...

Özellikle yoğun bir el kremi sürüp dula girdiğinizde, sıcak su nemi ellere harika bir şekilde hapsediyor.

Ve tabi ki ellerinize bol bol masaj yapın yada yaptırın.

Kan dolaşımını hızlandırarak ellerinize daha güzel bir görünüm kazandırabilirsiniz.

Umarım faydalı bir yazı olmuştur.

Okuduğunuz için teşekkür ediyorum.

Kendinize ve ellerinize iyi bakın :)

Hoşça Kalın!

Yeni bir kategori ile herkese merhaba!

Daha önce böyle bir blog yazısı okumadım ama müzik sitelerinde ki ayın popüler şarkılarına göz atmak hoşuma gidiyor...

Böylelikle yeni müzikler de keşfetmiş oluyorum.

Bu sebeple bende haftalık dinlediğim ve benim için popüler olan şarkıları yazmaya karar verdim :)

Benim müzik zevkim biraz farklıdır baştan söyleyeyim :)

Kulağıma ne hoş gelirse onu dinlerim.

Bu arabesk de olabilir. yabancı da rap de...
Slow bir müzik çalarken arkasından mezdeke de çıkabilir o derece yani :)

Hint müziklerini ayrı yerde tutuyorum o ayrı :)

Bu sebeple herkese göre bir şeyler çıkabilir bu yazıdan :)

Videolar ile birlikte koyacağım ki merak ettiğiniz bir parça varsa dinleyebilirsiniz.

İlk olarak bu hafta hatta haftalardır dinlediğim ve çok sevdiğim şarkıyla başlayalım.

Orjinalini Eypio & Burak King in söylediği Günah Benim şarkısının farklı coverlarına takmış durumdayım :)

Orjinalini de çok seviyorum. Farklı bir tarz benim için ama cidden takmış durumdayım :)

3. favorim ise enteresan gelebilir size :)

Bu ay bir yakınımızın kına gecesi için müzikler hazırladım.

Bu sebeple sürekli düğünsel şarkılar ile muhatap olmak zorunda kaldım.

Bu şarkıyı yıllardır ailecek pek bi sever dinleriz biz.

Orjinalini çoçukluğumun düğünlerinden bilir ve çok severim.

Ama bu remix gerçekten harika!

Çok seviyorum gerçekten :)

Benim bu hafta ki favori parçalarım bunlardı.

Umarım keşfettiğiniz ve sevdiğiniz şarkılar olmuştur.

Eğer öyle ise bana yorum bırakmayı unutmayın.

Sizin favori, dilinizden düşmeyen şarkılar neler?

Bana yorum bırakabilirsiniz :)

Okuduğunuz için teşekkürler...

Hoşça Kalın!

İllaki vardır benim gibi Hint müziklerini, dizilerini seven ve ülkeyi merak edenler...

Yada farklı ülkeler ve kültürler hakkında bilgi edinmeyi seven arkadaşlarımız muhakkak vardır.

Ben çok fazla okuyorum gezi yada ülkeler, kültürler hakkında yazılar paylaşan blogları...

Bilgi paylaştıkça güzeldir diyerek bende bildiklerimi paylaşmak istiyorum.

Peki gerçekten filmlerde gördüğümüz kadar güzel mi oralar?

Ya da parlak mı hayatlar?

Bugün sizlerle kısaca Hindistan hakkında bildiklerimi paylaşacağım.

Bunlar hem internet kaynaklı öğrendiklerim, hem oraya gidip gelen yakınlarımdan duyduklarım, hem de orada yaşayan arkadaşlarımdan öğrendiğim bilgiler olacak.

Rengarenk bir blog yazısına hoş geldiniz :)

Haydi başlayalım...

Bir kere çok renkli bir ülke Hindistan!

Festivaller ülkesi de diyebiliriz Hindistan için...

Kültürlerinin renkliliği, ihtişamlı tapınakları, muhteşem mimarileri, kimisinin ağladığı, kimisinin güldüğü enteresan bir ülke...

Bir de Taç Mahal var ki sormayın...

Sanırım en çok görmek istediğim yerlerden biri.

Muhteşem mimarinin bir de hüzünlü bir hikayesi var.

1630 yılında  Büyük İmparator Şah Cihan, 14. çocuğunu dünyaya getirecek olan eşi Mümtaz Mahal  ile birlikte çıktığı sefer sırasında eşini kaybeden imparator büyük bir üzüntüye giriyor.

2 yıllık bir yas sonrası eşi için dünyanın en görkemli mezarını yapmaya karar verir.

18 yılın üstünde süren 20.000 işçinin çalışması ile Taç Mahal'in temelleri atılmış olur.

Siyah mermerler üzerine Kuran'dan süreler yazılmış, yarı değerli taşlarla işlenmiş, beyaz mermerlerle donatılmış bu mimarinin özel bir odasında Mümtazi Mahal'in naaşı bulunmaktadır.
Ama diğer üzücü bir kısım ise daha yapı tamamlanmadan oğlunun onu hapse attırması sebebi ile, eşinin türbesini sadece uzaktan seyretmek zorunda kalmış

Duyduğumda gerçekten de çok etkilenmiştim...

Baharat yolunun başlangıcıdır Hindistan!

Öyle ki ülkeye girdiğinizde gelen koku zaten başınızı döndürmeye yetiyormuş...

Hatta mide bulantısına varacak kadar yoğun bir şekilde :)

Diğer ülkelere kıyasla kıyafetleri, dansları, ve elbette kadınlarının saçları ile ünlü.

Bizde Hint yağını kullanıyoruz işte belki bir umut :)

Filmlerde gördüğümüz o masum aşkları, rengarenk kıyafetleri, renkli sokakları Hint severleri etkiliyor...

Özellikle de beni :)

Ve gördüğümüz kadarı ile sürekli gülen ve dans eden bir millet.

Peki gerçekte de böyle mi? :)

Ya zenginsindir o ülkede yada fakir...

Ortası yok derler.

Çin'den sonra 2. kalabalık ülke olan Hindistan'da 2.000 den fazla etnik grup bulunduğunu göz önüne alırsak çok da sakin bir ülke sayılmaz.

Bunun yanından bir de din farklılıkları mevcut.

Resmi olarak 300 ama yaygın 1652 dilin konuşulduğu söyleniyor.

Hindistan'da, Hinduizm, Hristiyanlık, Sikhzm, Zoroastrianizm, Budizm, Jainizm ve İslam gibi bir çok dine mensup halk yaşıyor.

E haliyle nerde çokluk orada sıkıntı diyebiliriz...

'Ganj Nehri'

Kadın göbeğinden fareye, inekten sineğe hatta at kuyruğuna tapanlar bile varmış.

Bunun yanında 450 milyona yakın Müslümanda orada yaşıyor.

 Yine de Müslümanları sevdiklerini pek söyleyemeyiz.

'Bombay'da Ramazanın Son Cuma Namazını Kılan Müslüman Cemaat'

İnsanları, sokakları çok renkli bir ülke Hindistan...

Fakat göründüğü gibi masum değil diyebiliriz.

Öncelikle suç oranının çok fazla olduğu bir ülke...

Özellikle tecavüz gibi iğrenç bir olayın en yaygın olduğu yer.

Öyle ki devlete bildirilmeyenler dışında yılda 25-30 bin arası yasal tecavüz bildirimi oluyormuş.

Uzmanlar bunu her 20 dakikada 1 tecavüz olayı olarak değerlendirmişler.

Ne kadar kötü bir durum değil mi :(

Bu demek oluyor ki Hindistan'da kadın olmak çok zor!

Ki araştırmalarıma göre Hinduların kutsal metinleri arasında olan Manu da kadınlara yönelik çok katı kurallar var.

Bunlardan bir tanesi kadının tek başına karar vermesinin yasak olduğu!

Yani bağımsız bir şekilde kendi kendine karar veremiyor...

Ne kadar kötü bir şey!

Kadın kaç yaşında olsun çalışabilir ama buna rağmen tüm kazandığını bekarsa babasına,

evliyse eşine. dul ise oğluna vermek zorundaymış...

Hindulara göre 8 yaşındaki bir kız çocuk evlilik için en ideal yaştadır ve 7 yaşından itibaren evlenmeleri yasaldır.

1891 yılında bu uygulama engellemiş fakat din adamları tarafından hayata geçirilmesi engellenmiş.

Bir diğer iğrenç olay ise Drahoma olayı...

Başlık parası diyebiliriz buna.

Fakat burda ki tuhaf olan şey başlık parasını kızın ailesinin vermesi (!)

Hemde epey büyük bir para olduğunu duydum...

Üstelik evlendikten sonrada sürekli istekler devam ediyormuş.

En acı kısımda erkeklerin yeni bir Drahoma için eşlerini katletmesi :(

Üstelik buna ev kazası süsü vererek!

Hindistan'da ev kazalarının ne kadar yaygın olduğu gerçeği :(

Yüze kezzap atma olayı çok yaygınmış Hindistan'da...

Sati adlı gelenek gereği eşi ölen kadınlar diri diri yakılıyormuş mesela...

Bu çok iğrenç bir şey!

'Meşhur Tren İzdihamı'

Bu sebeple kız çocuğu sahibi ailelerin huzursuzlukları çok fazla oluyormuş...

The Times Of İndia gazetesinde cinsiyet tespitinin ortaya çıkmasından sonra kürtajın arttığını yazması ile birlikte aynı sene içerisinde 8.000 fetüsün alındığı Bombay'da yapılan bir araştırmada ortaya çıkmış...

Yasal olmayan o kadar çok kürtaj varmış ki bunlardan bahsetmek bile istemiyorum :(

Anne karnından canlı canlı çıkarılan ve daha iğrenç şeyler!

Ve cenin kuyularının bulunması...

Bunlara hiç girmiyorum.

Bir yılda milyonu bulacak kadar ölü yakılmasının yanı sıra diri diri yakılanların sayısı 100 binleri buluyormuş.

Ölenler yakılıyor ve külleri Ganj nehrine dökülülüyor...
2001 yılında meydana gelen depremde erzak ve giyecekten çok odun ve kereste istenmesi...
O su ile yıkanıyorlar ağızlarına burunlarına giriyor o su...
Hatta yemeklerinde bile kullanıyorlarmış çünkü kutsal bir nehir olduğuna inanıyorlar...
Ve üstelik kıyıya vurmuş cesetler ve onları yiyen bir sürü hayvan görebiliyormuşsunuz. :(

Çok fotoğraf var elimde ama üzgünüm paylaşamayacağım :(

Geçenlerde okuduğum bir haberde 72 yaşında ilk çocuklarını kucağına alan bir çift, Anneanne ile evlenenler, sokakların pisliği, ama insanlarının bir o kadar güler yüzlü olması vesaire vesaire diyerek bu maddelerin çoğalabileceği bir konu...

Hep içimde bir istek vardı oralara gitmek ve görmek gibi...

Bu saatten sonra ister miyim bilmiyorum.

Muhtemelen hayır!

Çünkü blogum da bulunmasını istemediğimden yükleyemediğim o kadar çok fotoğraf var ki :(

Biraz cesaret işi oralara gitmek...

Hele ki hijyen takıntısı olanların asla duramayacağı bir ülke olduğunu söylüyor herkes.
Öyle ki, ülkeye giderken 10 a yakın aşı yaptırmak gerekiyormuş hatırlatayım :)
Zira fareler öldürülmek yerine besleniyormuş ve her an yanınızda maymun, domuz gibi bir çok hayvanla karşılaşmanız normalmiş :(

Uzaktan uzaktan müziklerini sevmeye devam :)

Filmlerinde ki zengin kesimin yaşadığı ama normal hayatta gerçek olmayan o büyüleyici hikayeleri izlemeye devam :)

Çünkü Kadın'ı bu kadar değersiz kılan, bu kadar aşağılayan bir ülkeye daha fazla sempati duyacağımı düşünmüyorum.

Belki de bu araştırmalar bu kadar acımasız değildir orasını bilemem!

Ama sinek de küçüktür fakat mide bulandırır..

Okuduğunuz için çok teşekkür ediyorum.
Hoşça Kalın!